2/BAKARA-112 ÂYETİ İÇİN HİDAYETİN GİZLENMESİ RAPORU
2/BAKARA-112 ÂYETİ İÇİN HİDAYETİN GİZLENMESİ RAPORU
****
Adem Uğur: Bilâkis, kim muhsin olarak yüzünü Allah'a döndürürse (Allah'a hakkıyla kulluk ederse) onun ecri Rabbi katındadır. Öyleleri için ne bir korku vardır, ne de üzüntü çekerler.
Ahmed Hulusi: Hayır (olay onların kuruntuladığı gibi değil)!. . Kim (vechinin) hakikatinin Allâh (Esmâ'sının açığa çıkışı) için olduğunu hissederse, işte onun mükâfatı Rabbindendir (hakikatindendir). Onlara ne korku vardır ne de hüzün verecek bir şey!
Ahmet Tekin: Evet, kim iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareci, askerî erkân ve müslüman olarak, varlığını, benliğini Allah’a teslim eder, hükmüne rıza gösterir, İslâm’ı yaşayan bir müslüman olursa, onun mükâfâtı Rabbi katındadır. Böylelerine her iki dünyada da korku yok. Geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı mahzun da olmayacaklar.
Bekir Sadak: Hayir, oyle degil; iyilik yaparak kendini Allah'a veren kimsenin ecri Rabbi'nin katindadir. Onlara korku yoktur, onlar uzulmeyeceklerdir. *
Celal Yıldırım: Hayır, (nereden onu getirebilirler?) Kim Allah'ı görürcesine (bir duygu taşır da ibâdet ve günlük işlerinde) kendini Allah'a verip tam bir teslimiyet gösterirse, işte onun için Rabbi katında mükâfat vardır. Onlar için hiçbir korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.
Diyanet İşleri: Hayır, öyle değil! Kim “ihsan” derecesine yükselerek özünü Allah’a teslim ederse, onun mükâfatı Rabbinin katındadır. Artık onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.
Diyanet İşleri (eski): Hayır, öyle değil; iyilik yaparak kendini Allah'a veren kimsenin ecri Rabbi'nin katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.
Diyanet Vakfi: Bilâkis, kim muhsin olarak yüzünü Allah'a döndürürse (Allah'a hakkıyla kulluk ederse) onun ecri Rabbi katındadır. Öyleleri için ne bir korku vardır, ne de üzüntü çekerler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2): Hayır, hayır! Kim özü iyilik dolu olarak yüzünü Allah'a tertemiz döndürür ve teslim ederse, işte onun Rabbi katında ecri vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olacak değiller.
Fizilal-il Kuran: Hayır, öyle değil Kim kendini Allah'a adar ve bunun yanında iyi ameller de işlerse Allah katında mutlaka mükâfatını alır. Böyleleri için korku sözkonusu değildir, onlar hiç üzülmeyeceklerdir.
İbni Kesir: Hayır, kim ihsan edici olarak özünü tastamam Allah'a teslim ederse ona Rabbı katında mükafat vardır. Onlara korku yoktur, üzülmeyeceklerdir de.
Muhammed Esed: Evet, gerçekten her kim tüm benliğini Allah'a teslim eder ve iyilik yapanlardan olursa, Rabbi katında mükafatını görecektir, ve böyleleri ne korkacak, ne de üzülecekler.
Ömer Nasuhi Bilmen: Hayır... Kim muhsin olduğu halde yüzünü Allah için salim kılarsa işte onun için Rabbinin nezdinde mükâfaatı vardır. Ve onların üzerine bir korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmayacaklardır.
Ömer Öngüt: Hayır! Kim ihsan mertebesine yükselerek, özünü tamamen Allah'a teslim ederse, onun mükâfâtı Rabbinin katındadır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.
Süleyman Ateş: Hayır, kim işini güzel yaparak özünü Allah'a teslim ederse, onun mükâfâtı, Rabbinin yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
Ümit Şimşek: Hayır! Kim tam bir teslimiyetle yüzünü Allah'a döner ve güzelce kullukta bulunursa, onun Rabbi katında ödülü vardır. Ne bir korku vardır onlara, ne de mahzun olurlar.
****
Ahmet Varol: Aksine, kim iyilik yaparak kendini Allah'a teslim ederse mükafatı Rabbinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir de.
Ali Bulaç: Hayır, kim (güzel davranış ve) iyilikte bulunarak kendisini Allah'a teslim ederse, artık onun Rabbi katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
Ali Fikri Yavuz: Hayır, onların dedikleri gibi değil! Her kim, taat ve amelinde muvahhid bir mümin olduğu halde, kendini tamamen Allah’a teslim ederse, onun için, Rabbi katında amelinin mükâfatı olarak Cennet vardır. Onlara hiç bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.
Edip Yüksel: Doğrusu, kim iyilik yaparak kendini ALLAH'a teslim ederse, onun ödülü Rabbinin yanındadır; onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyecektir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş): Hayır! Kim samimi olarak yüzünü Allah'a tertemiz teslim ederse, işte onun Rabbi katında mükafatı vardır. Onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.
Gültekin Onan: Hayır / Doğrusu, kim (güzel davranış ve) iyilik yaparak / iyilikte bulunarak kendini Tanrı'ya teslim ederse, artık onun rabbi katında ecri vardır; onlar için korku yoktur ve onlar üzülmeyecektir / mahzun olmayacaklardır.
Hasan Basri Çantay: Hayır, kim (taat ve amelinde) «ihsan» mertebesine yükselerek yüzünü (kendini) tastamam Allaha teslîm ederse işte ona Rabbi katında (amelinin) ecri (olarak cennet) vardır. Onlara hiç bir korku yokdur. Onlar mahzun da olmazlar.
Hayrat Neşriyat: Hayır! Kim (güzel bir niyet ve ihlâsla) iyilik eden bir kimse olarak kendini Allah’a teslîm ederse, artık onun, Rabbi katında mükâfâtı vardır; hem onlara bir korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.
Şaban Piriş: -Hayır, işini güzel yaparak kendini tamamen Allah’a teslim eden kimse cennete gidecektir. Rabbi katında ona mükafat vardır. Onlara hiçbir korku yoktur. Üzülecek de değillerdir.
Tefhim-ul Kuran: Hayır, kim iyilik yapıcı olarak, yüzünü (kendini) Allah'a teslim ederse, artık onun Rabbi katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.
Yaşar Nuri Öztürk: İş onların sandığı gibi değil! Kim güzel davranışlar sergileyerek yüzünü Allah'a teslim ederse, Rabb'i katında ödülü vardır onun. Korku yoktur böyleleri için; tasalanmayacaklardır onlar...
****
Abdulbaki Gölpınarlı: Evet, kim, özü halis olarak yüzünü tertemiz bir sûrette Allah'a çevirir, ona teslîm olursa ecri Rabbinin katındadır. Onlara ne korku vardır, ne de mahzun olurlar.
Elmalılı Hamdi Yazır: hayır: kim özü muhsin olarak yüzünü tertemiz Allaha teslim ederse işte onun rabbinin indinde ecri vardır onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun olacak değillerdir
****
2/BAKARA-112 İÇİN ANALİZ
Bismillâhirrahmânirrahîm
بَلَى مَنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَلَهُ أَجْرُهُ عِندَ رَبِّهِ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
Belâ men esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun fe lehû ecruhu inde rabbihî, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Kelime kelime anlamı
1. | belâ | : hayır, bilâkis, öyle değil |
2. | men | : kimse, kişi |
3. | esleme | : teslim etti |
4. | veche-hu | : vechini, fizik vücudunu |
5. | lillâhi (li allâhi) | : Allah'a |
6. | ve huve | : ve o |
7. | muhsinun | : muhsin, ahsen olan |
8. | fe | : artık, o zaman |
9. | lehu | : onun |
10. | ecru-hu | : onun karşılığı, ecri, ücreti, mükâfatı |
11. | inde rabbi-hi | : onun Rabbi katında, yanında |
12. | ve lâ havfun | : ve korku yoktur |
13. | aleyhim | : onlara |
14. | ve lâ hum yahzenûne | : ve onlar mahzun olmazlar |
****
İslâm'ın 7 safhası ve 4 teslim
Allahû Tealâ biz insanları;
- Fizik beden
- Nefs
- Ruh
- İradeden
müteşekkil bir varlık olarak yaratmıştır.
İnsana verilen 3 vücut ve serbest irade Allahû Tealâ'nın insanoğluna verdiği dört nimettir, dört emanetidir. Bu dört emanet olan ruh, fizik beden, nefs ve irade sıralaması ile Allah'a teslim edilmelidir.
İslâm, "Allah'a teslim olan" demektir ve 4 TESLİM üzerimize FARZdır.
Ve Rabbinize (Allah'a) yönelin (ruhunuzu Allah'a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O'na (Allah'a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah'a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.
Her bir teslimi gerçekleştirdiğimizde sıradaki teslim edilecek şey emanet hüviyetine geçer. Bu 4 teslim toplam 7 safhada gerçekleşir. İslâm'ın 7 safhası, insanlar için 7 ayrı takva kademesini belirler ve kim hangi safhayı yaşarken vefat ederse, o takvaya ait cennete hak kazanmış olur.
SAFHALAR | AÇIKLAMA | TAKVALAR | CENNETLER | |
1. safha | Allah’a ulaşmayı dilemek | âmenûlar takvası | 1. cennet (Cennetin Âliyye) | |
2. safha | Mürşide tâbii olmak | tâbiiyet takvası | 2. cennet (Cennetin Firdevs) | |
3. safha | 1. TESLİM: Ruhun Allah’a ulaşması (hidayeti) | evvab takvası | 3. cennet (Cennetin Hult) | |
4. safha | 2. TESLİM: Fizik beden teslimi | muhsinler takvası | 4. cennet (Cennetin Gurafa) | |
5. safha | 3. TESLİM: Nefsin teslimi | ulûl'elbab takvası | 5. cennet (Cennetin Meva) | |
6. safha | Muhlis kul olmak (irşadı tamamlamak) | muhlisler takvası | 6. cennet (Cennetin Naim) | |
7. safha | 4. TESLİM: İradenin teslimi | bihakkın takva | 7. cennet (Cennetin Adn) |
***
FİZİK BEDEN TESLİMİ (2. TESLİM)
İslâm'ın 4. safhası olan fizik beden teslimi gerçekleştirmesi en zor olan teslimdir. Bu teslimi gerçekleştirenler velâyet makamlarının da dördüncüsü olan "muhsinler makamı"nın sahibi olur. Fizik beden teslimi, Allah'a yaklaşımı ifade eden 28 basamaklı İslâm merdiveninin de 26. basamağıdır, en zor olanıdır.
Ve kim muhsin olarak vechini Allah'a teslim ederse, o taktirde sağlam bir kulba tutunmuş olur. Ve işlerin sonucu Allah'a (ulaşır).
MUHSİNLER, fizik bedenlerini Allah'a teslim edenlerdir.
Fizik beden teslimi konusunda zamanının en büyük evliyalarından Yunus Emre "Kırk yıl bir kazanda kaynadım, pişmemişsin hamsın dediler" diye bahsetmektedir.
Neden fizik beden teslimi en zor teslimdir?
Bir insan yaşarken kalbî bir talep ile "Ey yüce Allah'ım! Ne olur benim de ruhumu Sana ulaştır, bana da ermiş evliyalarından, Senin çok sevdiklerinden olmayı nasip eyle, amin." şeklinde bir dua ile hidayeti dilerse; dileğini yapar yapmaz Allahû Tealâ'nın 1. kat cennetine hak kazanır.
Bu dileği yapan kişi muhakkak hidayete erecektir. Yani o kişinin ruhu Allah’a ulaşacaktır. Çünkü bir insanın ilk teslimi olan ruhun Allah'a ulaşması, Allahû Tealâ'nın verdiği söz gereği garanti altındadır.
42/ŞÛRÂ-13: ... allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
... Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).
Ruhumuzu Allah'a ulaştıracak olan, Allahû Tealâ'nın Kendisidir.
Bir kişi hidayete erdiğinde (Allah o kişinin ruhunu Kendisine ulaştırdığında) 1. teslimini tamamlamış, ermiş evliya olmuştur (22. basamak). Tasavvufta bu makâma "fenâ makâmı" adı verilir. Çünkü hidayetin neticesinde ruh Allahû Tealâ'ya ulaşır ve Allah'ın Zat'ında ifnâ olur, yok olur. Bu durum "fenâfîllah" (fenâ: yok olmak, fî: içinde, Allah: Allah) olarak adlandırılır (22. basamak).
Ve Rabbinin İsmi'ni zikret ve herşeyden kesilerek O'na ulaş.
Fenâ makâmının sahibi günlük ortalama 3 saat zikrin sahibidir ve nefsinin kalbinde %51 nur ile nefs tezkiyesini 21. basamakta tamamlamış, kalbi zulmetten nura çıkmış bir kişidir.
Allah, âmenû olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar, şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır.
Hidayete ermiş bir kişi için artık fizik beden bir emanet hüviyeti almıştır. Fizik beden teslimi yapabilmesi için 3 saatlik zikrini 18 saate çıkarmalıdır.
Ey âmenû olanlar! Allah'ı çok zikirle (günün yarısından fazla) zikredin.
Kişi zikir seviyesini arttırdıkça bir yandan davranış biçimlerini de değiştirmelidir. Çünkü artık o kişi kendisine yapılan her türlü kötülüğü affedip, varlıkta ve yoklukta infâk edebilen bir duruma geldiğinde fizik bedenini teslim edebilecektir.
Onlar (muttekîler), bollukta ve darlıkta (Allah için) infâk ederler (verirler) ve onlar öfkelerini yutanlardır (tutanlardır) ve insanları affedenlerdir. Ve Allah, muhsinleri sever.
Fizik beden teslimi FARZDIR.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) ve tüm sahabesi fizik beden teslimini gerçekleştirmişlerdir.
Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa o zaman onlara de ki: "Ben ve bana tâbi olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allah'a teslim ettik. O kitab verilenlere ve ümmîlere: "Siz de vechinizi (fizik vücudunuzu) (Allah'a) teslim ettiniz mi?" de. Eğer teslim ettilerse, o taktirde, hidayete ermişlerdir. Ve eğer yüz çevirirlerse, o zaman sana düşen sadece tebliğdir. Ve Allah, kullarını en iyi görendir.
****
2/BAKARA-112 ÂYETİNDE HİDAYET NASIL GİZLENMİŞTİR?
"Men esleme vechehu lillâhi: vechini (fizik bedenini) Allah'a teslim eder" ifadesi muteşâbih (yoruma açık) bir ifade değil, muhkem (hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan) bir ifadedir.
16 meâlde hidayet ve teslimler gizlenmiştir.
Âyetin meâlinde "teslim" kelimesini çıkartan veya "özünü teslim eden" gibi bir yorum ile fizik beden tesliminin farz olduğunu belirtmeyen 16 meâlde 2. HİDAYET VE TESLİMLER GİZLENMİŞTİR.
Hidayetin ve teslimlerin gizlenmediği 11 meâlde İslâm'ın temel kavramlarından biri değiştirilmiştir.
Fizik beden tesliminin farz olduğu hükmü meâllerinde yer alan 11 mütercimimiz ise temel İslâm kavramlarından birisi olan "muhsin(fizik beden teslimi yapan kişiler)" kelimesine meâllerinde yer vermemişlerdir.
Bu âyette Sayın İmam İskender Ali Mihr ve Sayın Suat Yıldırım doğru meâl vermişlerdir.
****
****
İmam İskender Ali Mihr: Hayır, (öyle değil), kim vechini (fizik vücudunu) Allah'a teslim ederse, o muhsin olur. Artık Rabbinin katında onun ecri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar.
Suat Yıldırım: Hayır, iş öyle değil! Kim halis olarak kendisini Allah’a teslim edip güzel davranışlarda bulunursa Rabbinin nezdinde onun mükâfatı olacaktır. Onlar ne korkacak ve ne de üzüntü duyacaklardır.
****
2/BAKARA-112 İÇİN HİDAYETİN GİZLENMESİ RAPORU SONUÇLARI
Bu âyette hidayetin gizlendiği meâller: Adem Uğur, Ahmed Hulusi, Ahmet Tekin, Bekir Sadak, Celal Yıldırım, Diyanet İşleri, Diyanet İşleri (eski), Diyanet Vakfi, Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2), Fizilal-il Kuran, İbni Kesir, Muhammed Esed, Ömer Nasuhi Bilmen, Ömer Öngüt, Süleyman Ateş, Ümit Şimşek (TOPLAM: 16 kişi)
Bu âyette temel kavramların gizlendiği meâller: Ahmet Varol, Ali Bulaç, Ali Fikri Yavuz, Edip Yüksel, Elmalılı (sadeleştirilmiş), Gültekin Onan, Hasan Basri Çantay, Hayrat Neşriyat, Şaban Piriş, Tefhim-ul Kuran, Yaşar Nuri Öztürk (TOPLAM: 11 kişi)
Bu âyette hatalı/eksik meâller: Abdulbaki Gölpınarlı, Elmalılı Hamdi Yazır (TOPLAM: 2 kişi)
Bu âyet için doğru meâller: İmam İskender Ali Mihr, Suat Yıldırım (TOPLAM: 2 kişi)
****
UYARI: Herhangi bir âyete ait raporu değerlendirerek, bir mütercimin bütün âyetleri doğru ya da hatalı tercüme ettiğini düşünmek yanlış bir yargıdır. Çünkü bir âyette doğru tercüme yapmış bir mütercimimiz, diğer âyetlerde çok önemli hatalar yapabildiği gibi, incelediğiniz bir âyette "hatalı meâller" grubunda yer alan bir meâl diğer âyetlerde çok daha yalın ve anlaşılır ifadeler kullanmış olabilir. En az 10 adet âyetin hidayeti gizleyenler raporunu değerlendirdikten sonra mütercimlerimiz hakkında fikir sahibi olmaya başlayabilirsiniz.